Birçok farklı radikal grup ve eğilimler birbirinden farklı ve uyumsuz toplumları “komünist” olarak tanımlar. Burada yapmak istediğim komünist bir toplumun kurulmasının “nedenlerini” ve “gerekliliğini” anlatmak değil. Bu makale sadece komünizmin ne olması gerektiğini tanımlamak için bir girişimdir. Komünizm tam bir komünialite temelindeki bir topluma ve üyelerinin komünal varoluşuna verilen isimdir. Bu günde, her zaman olduğu gibi komünizan bir yolla yaşayan az sayıdaki insanın ayrık, küçük komünitelerini yaratmak mümkündür. Örneğin Britanya kırsalında küçük bir tarla edinmek ve toprağı kollektif olarak işleyerek kollektifin üyelerinin kullanımı için yiğecek ve belkide yün ve odun üretmek mümkündür( aslında “hippi” komünlerinin yaptığı tam da buydu). Bu elbette bir tür komünizmdir ama aşırı sınırlanmış ve yoksullaştırılmış bir tür komünizm. İlk olarak kollektif, kapitalist toplumun ürünlerini ne kadar çok reddederse (örn; makine, metal aletler, tuğlalar, borular...) yalnızca yaşamak için gerekli olan emek için o kadar fazla vakit ayırması gerekir. Dahası komün kapitalist koşullar altında biçimlenmiş ama kollektif sınıf mücadelesinde komünist bir tarzda dönüşmemiş olan üyelerinin kişiliklerinden de zarar görecektir. Bir anlamda en kötüsü de, komünitenin uzun bir süre, belki bir jenerasyondan daha uzun süre varolmasının aşırı derecede olağandışı olmasıdır. Komünite sürekli olarak vergi topplayıcıları, polis, toplumsal çalışanlar ve öğretmenler yoluyla doğrudan onu taciz eden düşman bir toplum tarafından kuşatılmış olarak kalacaktır. Dahası komün kaçınılmaz bir şekilde dışarıdaki dünyanın meta üretimi ve ticareti ile, mesela vergiler ve aletler için yumurta satarak dolaylı da olsa ilişkilenecektir. Yinede bu uydurma komünite bir komünizm türü sayılabilr.
Daha öncede belirttiğim gibi bu tarz toplum her zaman mümkündü. Aslında toplumun en erken biçimleri bu türden ayrıksı komünlere benziyordu. Elbette ilk toplumlar göçebeydi ama bu aslında görece önemsiz bri farktır. Bir toplum için belirleyici olan onun yeri değil toplumsal ilişkileridir. Hem erken göçebe toplumların hemde ilk yerleşik toplumların bügün ilkel komünist olarak adlandırılmasının nedeni budur. İlkel toplumların üyelerinin başka bir tür toplumu tanımamış olmaları nedeniyle komünizan kişilikleri olması onların açık bir avantajıydı. Ne varki ilkel komünist toplumların modern komünlere benzer olarak her zaman değilse bile sıklıkla düşmanca davranan diğer komünler ile kuşatılmış olmak gibi bir sorunları vardı. Şunu da hatırlatmakta fayda varki ilkel toplulukları idealleştiren Fredy Perlman bile onların zaman zaman ticaret yada savaş yaptıklarını kabul etmiştir. Engels’ten sonraki marxistler , topluluklar arası ticaretin ilkel komünitenin toplumsal yaşamına tedricen tecavüz ettiğini, bu yüzden de onun ticaret ettiğini ileri sürdüler. Wilhelm Reich ise bunun yerine, farklı topluluklar arası fiziksel mücadelelerin klan toplumunda kazanan ve kaybedenin biraradalığı ( onların bütünsel yapısını yıkarak) ile sonuçlandığını ileri sürdü. Fredy Perlman ise ilkel toplumların kendi aralrındaki ticarete ve savaşa dayanabildiğini fakat, kendileri ile uygarlık arasındaki ticaret ve savaş sonucunda yıkıldığına hükmetmişti. Elbette her tür tarih teorisi dünyayı sadece öyle yada böyle(tek bir şekilde) yorumlar. Bugün bizler gelişmiş kapitalizmin hükmettiği bir toplumda yaşıyoruz. Bizim ne tür bir devrimin kapitalizmin yerini tamamen alabilecek bir toplumu yaratibeleceği üzerine çalışmamız gerekiyor. Kırsal komünün bunun başlatıcısı olamayacağı açıktır. O sadece kısa ömürlü olabilir ve kapitalizmin yerini almaktan çok onunla uyumlu olarak( onun yanı sıra) varolur. Peki ya ilkel topluluğa geri dönmek? İnancım o ki her tür ilkel komünizmin de sonu yine aynı çöküştür. 5 milyar insanın yaşadığı bir dünyada ilkel bir komünizme dönüş (herbirinin 100 kadar kişiyi kapsadığını vaarsayarsak) 10 milyon ile 100 milyon arasında topluluğun oluşması ile sonuçlanır. İlkel topluluklarda hiçbir şekilde uzun mesafeli iletişim yada seyahat imkanı olamayacağından herbir topluluk neredeyse bütün diğer topluluklardan bihaber olacaktır. Uygarlık da insan nüfusunu büyük oranda arttırdığından komşu topluluklar arası rekabetin prehistorik dönemdekinden çok daha kızışmış olacak olması muhtemeldir. Diğer bir deyişle ilkel komünizme dönüş öncekinden çok daha büyük bir oranda ticaret ve savaş ile sonuçlanacak, silah ve askeri teknoloji mirasını bir kenara bıraksakda herşeyi kötüleştirircesine bu uygarlığın sonrasına rastgeldiği için birçok insan hala geniş oranda kapitalistik kişiliklerini koruyacaktır. Bu koşullar altında ilkel komünizmin bana imkansız gözüküyor. Birçok marxist topluluklar arası ticaretin onların sonu olacağını öne sürecektir, reihçılar ise aralarındaki düşmanlığın sonları olacağını öne sürecektir. Fredy Perlman bu faktörlerin hiçbirinin problem olmayacağına inanmıştır. Fakat onun tarih “görüşüne” göre nesillerce varolan ilkel toplumlar sadece bir yerde bir tek uygar ( hiyerarşi, ticaret, sınıf gibi) toplumun ortaya çıkması ile görece hızlı bir şekilde yok olmuştur. Çoğu savaşçı ve ticaretçi neredeyse 100.000.000 topluluk olan bir dünyada, uygarlık sonrası bir toplumun uygarlığın temellerini yeniden oluşturması ne kadar zaman alırdı? Kesinlikle bir nesilden daha uzun olmaz, büyük ihtimalle de bir haftadan kısa bir zaman alırdı.
Kapitalist toplum insanlığın bölünmesi üzerinde temellenir. Karşıt sınıflara, karşıt cinsiyetlere, devletlere, uluslara, rakip işletme ve endüstrilere, ekonominin rakip kesimlere bölünmesi yoluyla. Dahası bireylerde yabancılaşma ve modern topluda kabullenmek zorunda kaldığımız şizofrenik roller dahilinde kendilerine karşı bölünürler. Komünizm, öz-yenidenüretim, kapitalist sonrası toplum bu bölünmeleri yıkmalıdır; devrimin sınıfları ve mülkiyeti yıkmayı hedeflemesinin, derhal bütün devletleri ve bir toplumsal ilişki olarak devleti yıkacak olmasının nedeni budur. Komünistler bu yüzden işçilerin işletmeleri kendileri için ele geçirip kendi yararlarına çalıştırmaları (işçi yöetimli kapitalizm ile sonuçlanacak olan bir eylem) amacını benimsemezler. Devrimciler bu yüzden bir model olarak kendine yeten komünlerin (muhtemelen bir bölgeyi kendisinin ilan edip diğerilerini oradan mahrum eden) federasyonunu redderler. Son olarak devrimciler bu yüzden ilkel komünizme dönüş fikrinin reddetmelidirler. Bir süre için ilkel komünizmin mümkün olan tek komünizm şekli olmuş olduğu doğrudur. Antik dönemde o, bir devrimin yaratabileceği en iyi toplumdu (tıpkı komünler federasyonunun geniş ölçekli endüstrileşmeden önce en iyi olasılık olması gibi). Fakat modern zamanlarda, belkide son bir yada bir kaç yüzyıldan beri, insanlığı dünya ölçeğinde birleştirmek için, ulaşımda, iletişimde ve üretimde uygarlığın kimi ürünlerini kullanarak küresel bir komünite yaratmak mümkün hale gelmiştir. Böylesi bir toplum ücretli emeği, meta üretimini ve devleti bir kerede ve son olarak yok etmenin tek yoludur.
Turkish translation of 'Primitive communism versus integral communism'. Taken from the Antagonism website.
Comments